Vicdanınız Üşüsün

Bana ne olmak istersin diye sorsalar.
Şüphesiz “çare” derim.
Öyle ki, çaresizliğin bile çaresi olmak isterdim.
Bu kadar acıya, bu kadar özleme çare olmak isterdim.
Çaresizlik nedir ben bugün o çocuğun gözlerinde gördüm.
Siyaha bulanmış ellerinde gördüm mutsuzluğu.
Acıyı gözlerinde gördüm ellerine üflerken.
Ağzından çıkan dumanda gördüm hayal kırıklıklarını.
Her arabanın yanında durup cama tıklatırken gördüm hayatının tecellisini.
İşte o çocuğa çare olmak istedim o an.
Utancını gözlerinde gördüm.
Arabalar bir bir çevirdi yanından.
Kimi yanından kovdu, kimi camı bile açmadı..
Yüzüne bile bakmadılar..
Ağzından salya akan birisi tehdit etti gözlerini sevdiğimi.
- Seni polise götürürüm git şuradan!
İnsan mısın sen? diye sormak geldi de içimden çoktan basıp gitti adam.
Hiç bizim cama vurmadı o çocuk.
Umudu kesmişti yürüdü arabaların arkasından.
Camı açıp gel seni eve bırakalım dedik.
Markete gittik onunla, kendine yiyecek bi şeyler aldı.
Evini tarif etmekten utandı.
Çünkü inşaatın önündeki barakada yaşıyordu.
İnşaatın güvenliği almış yanına, kimsesi yokmuş.
Amcasının yanında kalıyormuş, yengesi evden atmış.
Amcası hiç bir şey dememiş…
Öyle şeyler gösteriyor ki hayat, kendi derdinden utanıyorsun.
Güvenlikle konuştuk biraz, o da üzülmüş haline..
Haber yapmak istedi arkadaşım.
Ama izin vermedim. (Benim için çocuğun geleceği önemli, arkasında böyle bir haber kalsın kimse istemez.)
Sosyal hizmetlere gidecek yarın güvenlik abisiyle.
Anne babalar ölmese keşke.
Ve biraz da vicdan versen Allah’ım keşke şu insan olmayanlara.
**

Allah kalbimizden vicdan ve merhamet duygusunu eksik etmesin emegine yüregine saglık olsun