Ruhum Nar Ağacında
Hep merak ettim ben bir şeyleri.
Gerekli gereksiz demeden merak ettim.
Gökyüzünü merak ettim, bulutları merak ettim.
Çocukken genç olmayı, gençken yaşlanmayı merak ettim.
Ben hep geleceği merak ettim.
Anı yaşamaktan uzak kaldığımdandır kendime olan uzaklığım.
12 yaşımdan beri hep günlükler yazdım.
Her sayfası o kadar saçmaydı ki, gerçi hala saçma da, neyse konumuz bu değil.
Gereksiz her detayı merak edip yazmışım.
Eski günlüklerime bakınca ben değilim galiba diyorum.
12 yaşındaki ben, kuzenimin söylediği şeye kırılmış ve bunu 1 sayfa yazmışım.
Yahu az dur düşün, 12 yaşında kuzenin en fazla ne yapmış olabilir?
İlginçtir, kırılmış olduğumu yazıyorum ama neden kırıldığımı yazmıyorum günlüğüme.
O zamanlarda da içimde saklama huyum varmış demek ki.
Her ne kadar yazdıklarımı sevmesem de, yazanı ve yazdıranı seviyorum.
***
Her kelimenin ucundan tutup saçma cümlelere yerleştiriyorum.
Kelimelerin dili olsa, o cümleye girmek istemezlerdi.
Biliyorum.
Yine biliyorum bu cümleleri okuyan da yorulacaktır.
Hep kendimi anlatıyorum yazılarda.
Sıkıcıyımdır.
Kendimle kavgam bitmedi ki, dedikodum bitsin.
***
Rahatla ve nefes al.
Hedef belirle ve koş.
Hayata odaklan.
Güçlü ol.
Güçlü ol.
Sonra yine güçlü ol.
Kırılsan da belli etme.
Gebersen ağzını açma.
Fırtınada boğulsan, yardım edin diye bağırma bile.
Kimseye zayıf yanını gösterme.
Duvarlarını kaldırma.
Mutlu olmak için harcama kendin, nasıl olsa mutlu olamayacaksın.
Güçlü ol.
Sakin ol.
Bir insan kendine bunları der mi her gün?
Ben her gün kendime bunları tembihliyorum.
Ben artık güçsüz olmak istiyorum.
Demini almamış çay gibi sakin ve şeffaf olmak istiyorum.
Acı ve demli olmak istemiyorum.
Ben artık “ben yaparım” cümlesini kurmak da istemiyorum.
Çok yoruldum, her şeyi kendim yapmaktan.
Aynı zamanda onlarca şeyi düşünmekten yoruldum.
Sabretmekten kurudum artık.
Kör bir bıçakla her gün defalarca kendimi kanatıyorum.
***
Yazamadığım bu yazı.
Hiç dokunamadığım kalbime gelsin.
Ve sıradaki şarkı yine kalemime gelsin.
Tavana bakıp kurduğum hayallere yenilerini ekliyorum.
Ancak uyuyunca geçiyor.
Uyumak istiyorum.
Rüya görmeden.
İçime dokunanlar, gücüme gidiyor.
Yine yazmışlar benim beceremediklerimi.
Hatalarıma bakıp beni tanıdığını sananlar.
Hatalarını anlayacaklar mutlaka zamanla.
İş işten geçmiş olacak,bedenim toprak.
Ruhumu taze bir nar ağacından topla.Çekirdeklerimi tükür devrildiğim kumlara.
Hayat göz yaşlarımla doldurduğum kumbaram.
Umut,acı,keder,hüzün biriktirdim.
Kumbaram dünyaya armağanım olsun.
Çöllere bir faydam olsun.
Zamanını ç’aldığım kim varsa bu yazı için.
Üzgünüm.
Yazmazsaydım, asacaktım yıldızlardan bir beni…
Derin/ÇelişkilerdenÇelikKalbim
“Yazmazsaydım, asacaktım yıldızlardan bir beni…”
İyi ki yazdın , iyi ki o güzel yüreği açtın bizlere , İçine yaptığın yolculuklarla , kendini sürekli tanımaya çalışmakla , en zor şeyi yaptığını biliyorsun . İnsanlar kendilerini tanımadan , ne olduklarını bilmeden , kendi yaralarını , boşluklarını anlamadan , başkaları üzerinde ahkam keserken , sen kendinle mücadele ederek ne onurlu bir iş yapıyorsun .
Yaz , hep yaz , zaman çalmıyorsun , belki de okuyan birilerine “İçine dönmeyi , kendini bulmayı , özüne varmayı hatırlatırsın . Kim bilir ?
Kalemin hiç durmasın , güzel yüreklim 🙂
Allah razı olsun ablam. Gözlerine sağlık, yüreğimi gören yüreğine sağlık. 🙂