Çünkü O Balık Benim

Uzun zaman oldu bir kaç cümle karalamayalı..
Gırtlağıma kadar kelimelerle yüklüyüm.
Söyleyemediklerimin yükünde boğuldum ben hep.
Nefessizim.
Sıkıyorlar boğazımı birer urgan ilmeği gibi kelimeler.
Yazamıyorum, içimdekiler zehir oldu, kusamıyorum…
Katran karası cümlelerimin ünlemlerini bile yazamıyorum.
Ah…
İki harfe sığar mı ki içimin yükü?
Vedalarımı,
Düşlerimi,
Hayal kırıklıklarımı,
Zehrimi,
Siyahımı,
Bir “ah’a” sığdırabilir miyim?
Anlamıyorum.
Anlamadığımdandır bu yükü taşıdığım.
Kimseye de anlatamıyorum anlamadığımı.
Kafam hayli bulanık.
Akvaryumda boğulan bir balık düşünün?
Boğulmuyor.
Öylesine suya yabancı..
Öyle hayatı ölüm olacakmışçasına korkulu.
Çırpınan, çırpındıkça yorulan.
Çırpındığını yüzmek/yaşamak zannedenlere anlatmaya çalışmaktan da yorulmak.
Düşünemediniz.
Ya da gökyüzüne aşık bir balık.
Tek hayali gökyüzünü yakından görebilmek.
Kapatıldığı fanustan kurtulup, denizine giderse,
Gökyüzünü daha yakından görebilir..
Düşünen bir balık.
Sadece hayal değil mi?
Fanustayım,
Saçmayım.
Hapsedildim.
Mavi’lerimi verin bana.
Düşündünüz mü hiç?
Akvaryumda boğulan bir balık olmayı.
Ya da göremediğiniz bir gökyüzünü arzulamayı.
Deniz kokusunu, mavi çılgınlığını düşündünüz mü?
Bir balığı denizden koparıp, fanusa tıkan bizler.
Balığın ne istediğini düşünmediysek.
Beni de düşünmediler.
Düşündünüz mü?
Zorlanmayın.
Çünkü o balık benim…
***
İç sesimin kısıldığı saatlerde, gözlerim konuşuyor.
Islak ve nemli…
Nefret ediyorum gözlerimin nemlenmesinden.
Kaçamıyorum işte hiçbir şeyden.
Kapana kısılmış bir fare ne ise ben de oyum.
Hayvanat bahçesine mahkum edilmiş,
Doğasından koparılmış mahlukatlar nasıl ise öyleyim.
Yabancıyım,
Vahşiyim,
Dokunmayın.
***
Mutlu olan herkesi bazen öldürmek istiyorum.
Geldiğim son nokta budur.
Bu noktaya gelmemde, emeği geçen her ne kadar kurum kuruluş ve kişi varsa,
Hiçbirine hakkımı helal etmiyorum.
İyi geceler.
Derin / ÇelişkilerdenÇelikKalbim

Yorum yaz